Geride bıraktığımız İstanbul’un fethinin yıldönümü sebebiyle acizane birkaç kelam edeyim istedim. Daha önceki yazılarım da Çanakkale’den bahsederken Türk milleti için ne kadar önemli bir dönüm noktası olduğunu belirtmiştim.
Öyle ki;
Çanakkale Türk Milleti için ne kadar önemli bir dönüm noktası ise; İstanbul’un Fethi de Türk ve Müslüman coğrafyası için çok ama çok önemli bir dönüm noktasıdır. İslam coğrafyasının güvenliği için kilit konumundaki İstanbul’un Türk İslam medeniyetinin himayesine geçmesi gerekliliği ile yola çıkan bir çok Müslüman ordularca çeşitli dönemlerde seferler düzenlenmiş olsa da, amacına ulaşılamamış olup yılmadan usanmadan yapılan bu seferlerin sonuncusu Fatih Sultan Mehmet Han’a 29 mayıs 1453 yılında nasip olmuştur.
Bir rivayete göre ki bu hadisin doğru olup olmadığı konusunda günümüzde hala ihtilaflar mevcut olsa da biz sahih olduğunu varsayarak zikredelim. (En doğrusunu Allah CC bilir) Peygamber efendimiz buyuruyor ki; ‘’İstanbul mutlaka fetholunacaktır. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, onu fetheden ordu ne güzel ordudur’’ sözleri ile 1400 yıldan bu yana Müslümanlar için İstanbul’un ne büyük önem arz ettiği aşikardır.
6 Nisan 1453 yılında başlayan bu kutlu kuşatma, karadan 72 parça gemileri yürütecek kadar üstün bir zeka timsali Fatih Sultan Mehmet Han önderliğinde ki ordu ile 29 Mayıs 1453 yılında nihayetine ulaşmış olup, bir çağ kapatılıp yeni bir çağın başlamasına sebep olurken, asırlardır kilise çanları arasında inleyen İstanbul’un çığlığı, hasret ve elemi Ayasofya Camiinde okunan ilk ezanı Muhammediyye ile bir annenin evladı ile kucaklaşması gibi Müslüman Türklerle kucaklaşmıştır.
1453 de Ulubatlı Hasan’ın son nefesini verirken; ‘’ Ya Allah bismillah ‘’diyerek Bizans surlarının burçlarına diktiği bu kutlu sancağı ilelebet taşımak ve bizden sonraki nesillere de bu ruhu devretmek gibi kutlu bir görevimiz olduğu bilinci ile büyük üstadımız Arif Nihat Asya’nın dediği gibi;
Sen de geçebilirsin yardan, anadan, serden....
Senin de destanını okuyalım ezberden...
Haberin yok gibidir taşıdığın değerden...
Elde sensin, dilde sen, gönüldesin baştasın...
Fatihin İstanbul’u fethettiği yaştasın.!
Yüzüne çarpmak gerek zamanenin fendini...
Göster: Kabaran sular nasıl yıkar bendini?
Küçük görme, hor görme, delikanlım kendini
Şu kırık abideyi yükseltecek taştasın;
Fatihin İstanbul’u fethettiği yaştasın.!
Delikanlım, işaret aldığın gün atandan
Yürüyeceksin... Millet yürüyecek arkandan!
Sana selam getirdim Ulubatlı Hasandan....
Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın;
Fatihin İstanbul’u fethettiği yaştasın.!
Rabbim Peygamberimizin övgüsüne mazhar olan ve İstanbul’umuzu bu kutlu coğrafyaya armağan eden başta Değerli devlet adamı ve komutanımız Fatih Sultan Mehmet Han olmak üzere dönemin tüm ordu ve insanlarımızdan razı olsun. Mekanları cennet, peygamberimize komşu olsunlar.