Vay canına IMF ye tekmeyi bastık öylemi? Başbakan öyle diyor. IMF ye borcumuz bitmiş, tarihi günler yaşıyormuşuz. Öyle bir anlatıyor ki başbakanımız sanki:’’ alın paranızı kaybolun, gözümüzün önünden’’ der gibi bir imaj çiziyor. Bir tuşla adamların işini bitirmişiz… İnanalım mı?
Buna kargalar bile güler az biraz para ile uğraşan herkes bu zokayı yutmaz. Bankadan kredi çekip şahsi hesabına yatıran birinin param var diye övünmesi gibi bir durum bu içinde bulunduğumuz dönem.
Şimdi düşünelim. İMF nedir? Uluslararası para fonu. Parayı verir ülkeleri finansal olarak ele geçirir ve yönetir. Öyle her isteyene de borç vermez ha… Sadece çıkarı olacağı ülkeleri seçer. IMF ye borç demek uluslar arası borç demek
Şimdi basit bir örnek ele alalım. Benim Alman bir şirkete bin lira borcum olsun. Birkaç sene ödemeyip yolundan bile geçmeyeyim. Sonra bir köşede beni sıkıştırsın ve ödemek durumunda kalayım. Sonra bir yolunu bulup Alman başka bir şirketten bin lira, Fransız bir kobiden iki bin lira, Amerikan bir kulüpten üç bin lira, toplam altı bin lira borç alayım. Bu paranın bin lirası ile gidip alman şirkete olan borcumu kaptayım. Bu durumda benim borcum bitmiş mi oluyor yoksa borcumun adımı değişiyor?
Değerli arkadaşlar IMF’de de durum böyledir. Borcumuz bitmedi bitmediği gibi dış borçta Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdık. Bugün dış borcumuz 400 milyar dolar olmuş yani uluslar arası borcumuz bu. Bir yeri kapatmışız ama bi taraftan rekor düzeyde borçlanmışız bu nasıl bir borç bitirme anlayışıdır. Dikkat edin IMF’ yi yönetenlerle küresel ekonomiyi yani dış borcumuzun olduğu yerlerdeki sermayeyi yönetenler aynı kişiler. Yani adamların sağ eline borcumuzu sıkıştırıp sol eline rekor düzeyde borçlanmışız.
Eskiden IMF vardı en azında nereye borcumuz olduğu belliydi şimdilerde serbest piyasa ekonomisinde listelerce alacaklımız oldu yakamıza yapışacak, kapımıza dayanacak alacaklı sayısı çoğaldı.
Ne değişti?
Eskiden IMF tarafından borçlandırılıp yönetilirdik şimdide, serbest piyasanın aktörlerince boğazdaki yalılardan yönetilir olduk.
Anlayacağınız senaryo değişmedi. Noktası virgülüne aynı sadece sahnede senaryoyu icra eden aktörler değişti. Kişiler, kurumlar değişti ama borç değişmedi değişmediği gibide rekor düzeyde arttı.
Zaten artık IMF değerini yitirdi. Yenidünya ekonomisinde kendine yer bulamadı, tasfiyeye doğru gidiyor. Artık küresel ekonomik sistemin her tarafı IMF’ciklerle doldu taştı.
Hal böyle iken IMF ye tekmeyi bastık diye böbürlenmenin bir anlamı yok.
Bu gururu yaşayabilmek için, tekmeyi basacak düzeye gelebilmek için;
1- Cari açığın olmayacak
2- Dış borcun olmayacak
3- Faizle işin olmayacak
4- İthalatından çok İhracatın olacak
Kısaca giderinden çok gelirin olacak.
Biz daha yediğimiz hıyarın tohumunu İsrail’den ithal ederken siz hangi biten borçtan bahsediyorsunuz.
Biz bu sözlere inanıyoruz değerli okurlar. İnanıyoruz çünkü anlatanlar öyle bir hüsnü tadil sanatı kullanıyor ki, öyle bir süslüyorlar ki kelimeleri, en akıllımızdan en cahilimize kadar inanıveriyoruz. Birde pohpohlanıp milli duygularımız kabartıldı mı inanmayacağımız laf, peşinden gitmeyeceğimiz lider yok.
Sonuç:
Biten borç filan yok her yeni gün artan bir dış borç söz konusu. IMF’ye olan borç ülkemizin borcuda, dış borç, kamu borcu, özel sektör borcu başka birilerinin Yunanistan’ın borcu mu ? Gırtlağımıza kadar borca batmış durumdayız. Dışa sürekli açık veren bir sitemde, IMF’ye olan borcu bitirsen ne bitirmesen ne…. İnanmayan devletin resmi organlarının yayınladığı ekonomik verilere baksın. Her yıl mecliste plan ve bütçe görüşmelerinde mecliste yayınlanan faaliyet raporlarına bir göz atsın.
Not: Sayın başbakan biz sana düşman değiliz. Sende bu memleketin bir evladısın. Eğer sen gerçekten borcu bitirirsen hangi partiden olursak olalım ayakta alkışlamasını biliriz. Yeter ki bize ucuz kahramanlık yapma. Yeter ki dehşet boyutuna gelen dış borç dengesini gizlemeye kalkma!
hayridemirel07@gmail.com