Anadolu'da kitabesi olan sarayın ilk burada bulunduğunu hatırlatan Eravşar, "2018'de sarayın dışında yaptığımız arkeolojik çalışmalarda hamam üzerinde durduğumuz bölümün, sarayın asıl bölümü ve sultanın ikameti için ayrılan kısım olduğunu tespit ettik." diye konuştu.
Bu yılki kazılarda özel bulgulara rastladıklarını aktaran Eravşar, Selçuklu sanatında benzerini görmedikleri "ünik" (tek-eşi olmayan) denilen çinilerle karşılaştıklarını kaydetti.
Bu çinilerin büyük bir plakanın özel bir tasvirle işlenmesinden oluştuğunu ifade eden Eravşar, şu bilgileri verdi:
"Kazı çalışmalarında daha önce Badabat'ta gördüğümüz 8 kollu çini formunda yapılan, üzerinde hayat ağacı ve buna yönlenmiş iki kuş tasviri ortaya çıkartıldı. Yine Badabat Sarayı'nda olan insan figürün benzerini bulduk. Bu yıl bulduğumuz büyük çini plaka var ki bu büyüklükte bir parça kazılarda henüz bulunmadı. Bu açıdan 'ünik' değer taşıyor. Ne yazık ki kırılmış. Bu parçaya bir olay dizisi işlenmiş. Çini plakayı üzerindeki çalışmaları tamamlayınca Alanya Müzesi'ne teslim edeceğiz."
"İlk milli piyade tüfeğimiz"
Ehmedek Kalesi'ndeki kazılar hakkında da bilgi veren Eravşar, 2 yıl önce başladıkları çalışmaların tamamlanma aşamasına geldiğini belirtti.
Kalenin, Hellenistik dönemde inşa edildiğini anlatan Eravşar, Osmanlı döneminde kalede patlama nedeniyle yangın çıktığını ve cephanenin yangından kurtarılamadığını söyledi.
Osmanlı dönemine ait buluntuların tamamıyla külün içinde kaldığına dikkati çeken Eravşar, 2017'de sondaj çalışmasında 8 tüfek namlusuna ulaştıklarını kaydetti.
Bu yılki kazılarda ise 3 tüfek namlusu daha bulduklarını bildiren Eravşar, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bulduğumuz bu tüfekler ağzından doldurulan ve fitille ateşlenen türden. Bu kale tüfeklerinin konservasyonunu yaparak sergilenir hale getirdik. Kazı çalışmalarında bölgedeki müzelerde olmayan tüfekler, arkeolojik olarak ilk kez ortaya çıkarılmış oldu. Bunların ilk milli piyade tüfeğimiz olduğunu düşünüyorum. Bu anlamda önemli buluntular."