Mahkeme çıkışında konuşan Ayşenur Güven’in babası Mustafa Sezer, adaletin tecelli etmesini istediğini söyledi. Yargının verdiği karara saygı duyduğunu belirten Mustafa Sezer, “Bu andan itibaren kadın cinayetlerini her gün televizyonlardan izlemekten bıktık, usandık. Ben bir erkek olarak, namuslu bir kişi olarak bu kişilerle aynı sokakta, aynı şehirde, aynı köyde bulunmaktan utanç duyuyorum. Buna sesimizi yükseltmezsek bir gün benim başıma gelen olayın diğer ailelerin başına gelebileceğini düşünerek cezaların ona göre verilmesini ve toplumumuzun bilinçlendirilmesini talep ediyorum” dedi.
“AYŞENUR ARTIK RAHAT UYUYACAK”
Aileye destek veren şarkıcı Haluk Levent, süreçle ilgili söylenecek çok şey olduğunu belirterek, “Kadın cinayetleri artık ülkede sıradan hale getirilmeye çalışılıyor. Eğer buna yargıda alkış tutarsa hakikaten işimiz çok zor. Bizler yargının tecelli etmesini, kadınlık onurunun çok sağlam şekillerle ülkemizde oturtulmasını istiyoruz. Bugün kazandık, Ayşenur artık orada huzurlu uyuyacak. Ama kazanmakla da kalmıyoruz. Bu cezanın daha da artırılmasını talep edeceğiz, ben kendimde talep ediyorum. Bu nedenle ailemizle birlikte buruk olsa bir sevinç yaşıyoruz. Bu kazanma sadece bizler değil, sevgili avukatlarımızın, Antalya Barosu’ndan avukatlarımızın, Alanya Kadın Hakları Derneği ve tüm Türkiye halkının mücadelesiyle oldu. Artık ağzımda cümleler düğümleniyor. Çok hızlı konuşurdum ama… Çok teşekkür ediyorum, mutluluktan olsa gerek” diye konuştu.
“KARAR AYŞENUR’U VE AYŞENURLARI MUTLU ETTİ”
Aile avukatı Müge Gezginci ise şöyle dedi: “Biz bu karardan dolayı çok mutluyuz. Hem bir kadın hem de avukat olarak, hem de son dönemlerde artan kadın cinayetleri, çocuk istismarları karşısında verdiğimiz haklı mücadelenin karşılığını almak adına çok mutluyuz, onurluyuz, gururluyuz. Mahkemelerde artık biz kendimize yeni bir yöntem geliştirdik. Aslında bende Antalya Barosu Kadın ve Çocuk Hakları Kurumsal Cinsiyet Eşitliği Kurulu üyesi avukatım. Ancak bizim katılma taleplerimiz kabul edilmediği için, ‘ne olur, ne olmaz’ diye vekaletname sunarak duruşmalara girmeye başladık. Yerel mahkemede bizim katılma taleplerimizin kabulüyle birlikte istinafta ve Yargıtay’da katılma taleplerimiz bozulduğu için artık yerel mahkemelerde katılma taleplerimizi kabul etmiyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın avukatları ya duruşmalara gelemiyor, ya da geç geliyor. Bu nedenle mağdurun daha fazla mağduriyetine sebep olunuyor. Derhal bu yanlıştan dönülmesini istiyoruz, özellikle üst derece mahkemelerin. Biz şuan çok mutluyuz. Yargıtay aşamasında sunulan bir karşı oy neticesinde hepimiz bir savunma yaptık. Bundan dolayı aldığımız direnme kararı, hatta direnme sonrasında aldığımız tutuklama kararı bizi, aileyi, Ayşenur’u ve Ayşenurları mutlu etti. Bundan sonrada daha da iyi olacak her şey. Adalet yerini buldu sonunda ve Yargıtay aşamasında da bu kararın onaylanmasını ve kesinleşmesini bekliyoruz. Sanıkta bu cezayı çekmesini istiyoruz”
“ÇOCUĞUMU GÖRMEYE HAKKIM YOK MUYDU?”
Ayşenur’un annesi Emine Sezer de, “İstediği kadar cezayı çeksin. Benim çocuğumu görmeye hakkım yok muydu? 3 tane daha evladım var. Onlara ne olacak bilemiyorum. Cezasını fazlasıyla alsın istiyorum” dedi.
“TÜRKİYE SUSARSA KIZ ÇOCUKLARI ÖLÜR”
Kız kardeş Zehra Sezer ablası Ayşenur Güven’in 19 yaşında bir melek olarak uçtuğunu söyledi. Kardeş Sezer, “Şuanda o orada çok rahat. Alınan karardan dolayı daha da rahat, ben buna inanıyorum. Benim ablama vermiş olduğum bir söz vardı. Ne olursa olsun hakkını savunacağımızı söyledim, ablamın intihar ettiğini öğrendiğimde ve her ne olursa olsun, bu sonuç tutuklama kararı olsa dahi şuanda bu şahsın gereken cezasını alması için elimden geleni yapacağım. Ablama bir sözüm var, geride bir yeğenim var, bir tane daha kardeşim var. Kardeşim, ağabeyim, ailem, annem ve babam hepimiz birlikteyiz, hepimiz güçlüyüz. Her ne kadar yıkılmış olarak görenler olsa da ayaktayız ve ayakta durmaya da devam edeceğiz. Ablamın hakkını susturmam, susmamda. Her zaman ablamın arkasındayım. Ayşenurlar yok olmasın. Buradan tüm diğer kızlara da sesleniyorum. Bende bir kızım, şuanda 19 yaşındayım, ablamın öldüğü yaştayım. Her ne olursa olsun, bu amcanızın oğlu, ağabeyiniz, babanız, herhangi bir erkek, dışarıdan geçen biri, size dokunmayı denediği anda, size herhangi bir istismara yeltendiği anda en yakınıza, en güvendiğiniz kişiye, gerekirse en tanımadığınız veya polis ya da jandarmadan yardım alabilirsiniz. Susmayın, susturmayın. Herkes hakkını savunsun. Türkiye susarsa kız çocukları ölür, herkes susarsa kız çocukları ölür” diye konuştu.